Daha verimli ve uyumlu uygulamalara yönelik talepler arttıkça ilaç şirketleri de daha güçlü networkler kurmanın yollarını arıyorlar.

2020 yılı, ilaç endüstrisi için pek çok engel oluşturdu. McKinsey danışmanlık grubunun hazırladığı bir rapora göre ilaç şirketleri, COVID-19 krizinde kurumsal olarak güçlü bir direnç gösterdiler.

Şirketler, belirsiz koşullar altında temel ilaçların üretimini sürdürmeye çalışırken ve birçok şirket de eşi benzeri görülmemiş bir hızda Korona virüs aşısı geliştirmek için yarışırken işletmelerin de olabildiğince sorunsuz çalışması hayati önem taşıyor. Güçlü tedarik zincirleri, her zamankinden çok daha önemli hale geldi.

Finlandiya, Hindistan, Çin ve Rusya’da ilaç endüstrisi için temizlik odası hizmeti ve temel iş giysileri hizmeti tedarik şirketi Lindström’ün Servis Yönetim Direktörü Taru Jokinen “Hizmetin kesintisiz olması gerekiyor” diyor. Yukarıda belirtilen ülkelere ek olarak ilaç endüstrisi Türkiye ve Slovenya’da da odak noktasında. “İlaç için hammadde ne kadar önemliyse giysinin rolü de o kadar önemli. Giysi olmazsa tüm imalat süreci durur”.

Dış kaynak kullanımı, daha az endişelenecek şey olduğu anlamına geliyor

“Şirketler dış kaynak kullanım hizmetleri arayışında olduğu zaman en temel endişeleri, uygunluk ve veri bütünlüğü” diyor Jokinen. İlaç endüstrisi, dünya üzerinde en çok regüle edilen endüstrilerden biri ve gerekli şartlara ayak uydurmak, zaman ve kaynak gerektiriyor.

“Eğer bir şirketin, sahayı takip eden ve bu doğrultuda süreçleri proaktif olarak geliştiren özel ve güvenilir bir ortağı varsa bu şirket için bir değerdir”.

Tüm endüstride geçerli olan Mevcut İyi Üretim Uygulamaları (cGMP), ürünlerin kalite standartlarına uygun olarak imal ve kontrol edilmesini sağlar. Giysi söz konusu olduğunda ise tüm malzemelerin her zaman hesaba katılması gerektiği anlamına gelir.

“Giysinin yaşam döngüsünün tamamını gözden geçirebilmemiz ve değerlendirebilmemiz gerekir. Lindström olarak biz şirketlere kalem kalem denetim takibi yapabilmelerini sağlayacak akıllı dijital teknoloji sunuyoruz. Bu veriler bize giysilerin ne kadar süreyle kullanılmış olduğunu, hizmet döngümüz içinde ne zaman ve nerelerde taramadan geçtiğini gösteriyor” diye açıklıyor Jokinen

Ancak bu süreçte toplanan veriler, uygunluk süreçlerinden daha fazlası için kullanılıyor. Hesaplanıp analiz edildiği zaman hem Lindström’e hem de müşteriye ürünlerin akışları hakkında pek çok bilgi veriyor ve sürecin nasıl optimize edilebileceği konusunda ipuçları veriyor.

“Asıl önemli olan şey, müşterinin endişelenmesi gereken konulardan birinin eksilmiş olması. Kendi ana faaliyet alanlarına odaklanabilirler ve daima doğru miktarda temiz, hijyenik ve güvenli giysilerin kullanıldığına dair müsterih olabilirler”.

Etkili ve işbirlikçi bir geleceğe doğru

McKinsey raporuna göre ilaç endüstrisinin geleceği – aynı zamanda COVID sonrası dünyaya girişi – yeni teknolojiden en iyi şekilde faydalanmaya ve network oluşturmaya bakıyor.

“Belirsiz zamanlarda yön bulmak ve değişen koşullara ayak uydurabilmek için ekosistem düşünce tarzına sahip olmanız gerekiyor” diye belirtiyor Jokinen. Koşullar her cephede ve her endüstride daha da sıkılaşırken kimse her şeyle tek başına ilgilenebilecek kadar kaynağa sahip değil.

“Daha etkili ve sürdürülebilir bir şekilde iş yapmanız gerektiğinde (madde 2 ile bağlantılı) bunu tek başına yapamayacağınız aşikâr. Fince de bir laf vardır: ‘lyödä viisaat päät yhteen’ yani akıllı beyinleri bir araya getirmeli. Bu bağlamda önemli olan şey doğru ortağı bulmaktır”.

 
 

Ortaklar, rekabetçi bir pazarda köşeleri tutmanızı sağlar

Şu anda küresel ilaç pazarının kabaca beşte biri Asya’nın kontrolünde. Lindström’ün Stratejik Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Manas Kumar’ın da açıkladığı gibi pazar içinde bazı farklar bulunuyor.

“Hindistan, jenerik ve düşük maliyetli, yüksek hacimli ürün taleplerini karşıladığından etkin maliyetli bir çözüm daha çok kabul görüyor. Çin’de ise ihracat pazarı, yüksek değerli bir ürün olan ve dolayısıyla da koşulların çok daha sıkı olduğu biyoteknoloji ve biyobenzer üzerine odaklanmış durumda.”

“Bu son derece rekabetçi pazarlarda hizmetlerin dış kaynak kullanımı ile gerçekleştirilmesi ilaç şirketlerinin kendi ana faaliyet dallarına odaklanmalarını ve inovasyona yönelmelerini sağlıyor” diyor Kumar. Lindström’ün Hindistan’da 12, Çin’de 8 çamaşır yıkama tesisi var ve neredeyse tüm bölgeye hizmet veriyor.

“Bilindiği üzere pek çok şirket, kendi içlerindeki çamaşır yıkama tesislerine güveniyordu. Şimdilerde ise yeni ilaç tesisleri yapılırken tasarımlarına çamaşır yıkama tesisleri dahil bile edilmiyor”.

İlgili başlıklar